25 Nisan 2014 Cuma

Evimizden Çiçek Manzaraları :))




Merhabalar, bugün benim için hem güzel hem yoğun bir gün:)
Yarın sabah erkenden Gökova ya gidip bir gece kalmayı planlıyoruz, çocuklarla bir gunlugune de olsa valiz hazırlama olayı yoruyor beni aslında daha çok dusunme safhasında :))
Oradan sizler için guzel fotoğraflar getireceğim,  tabii yararlı bilgiler de; birgün gitmek istersiniz diye:)

Ben de gitmeden sizlere iç açıcı manzaraalar koyayım dedim, aslında ben balkonumda hep tatil havasindayim, bir soslu makarnayla bile keyifli anlar yaratılabilir:)







Ardından acı bir kahve olmazsa olmazı...





Ve bu güzeller de bizim evin olmazsa olmazı;:))

İnsan her daim kendine keyifli bir ortam yaratabilir, sıcak bir çay ile dost sohbeti yapabilir, bir acı kahve ile eş sohbeti yapabilir, ya da bir fincan nescafe ile blog blog dolasabilir:))
Bu cümleler boyle devam eder gider, sağlıklı huzurlu ve doyumsuz olmayınca hayat çok güzel...
Bu arada unutuyordum cicis saksilarimi ben boyadım:)

Keyifli bir hafta sonu dilerim sizlere...:))

22 Nisan 2014 Salı

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Babası öldü.
Yetim büyüdü.
Üvey evlat oldu.
Tutuklandı.
Hapse atıldı.
Sürüldü.
İşsiz kaldır.
(Şöyle yazıyordu o sıkıntılı günlerde kaleme aldığı günlüğüne:
Harcamalarım fazla değil, zira gelirim hep az.)
Hastalandı...
Böbreklerinden.
Vuruldu... Göğsünden.
Mesleğinden atıldı.
İdama çarptırıldı.
Kardeşleri öldü.
Çocuğu olmadı.
Boşandı.
Karaciğeri iflas etti.
Evet... 
Mustafa Kemal bu.
*
Yarın, 23 Nisan...
"Neşe doluyor insan" klişeleriyle falan olmuyor bu iş.
*
Evladı olmayan bir yetimin, duygularını anlatın...
Anlatın ki, o yetimin, evlatlarımıza bıraktığı hediyenin kıymetini anlasın evlatlarımız.
*
Bu bayram, onlara anlatıldığı gib, folkorik bir müsamere coşksundan ibaret değil çünkü... Anlatın ki, kökeninde barınan derin hüznü kavrasınlar.
*
 İşte liste yukarıda.
Kısacık ömründe bir insanın başına ne felaket gelebilirse, gelmiş... Bunu anlatın.


Direnen...
Teslim olmayan ruhu anlatın.
*
Korkmasınlar engellerden.
Korkmasınlar yalnız kalmaktan.
Korkmasınlar işsizlikten.
Korkmasınlar parasızlıktan.
Korkmasınlar alçaklardan.
Korkmasınlar  doğrulardan.
*
Yürek dediğin...
Sadece organ değil arkadaş.
Bunu anlatın. 

MUSATAFA-YILMAZ ÖZDİL

        Herkese çoşkulu ve mutlu bir gün diliyorum, bugün içimdeki çocuğun da bayramı...
Eskiye dair özlemleri de olsa içimdeki çocuğun, en güzel en coşkulu bir şekilde kutlayacak bu günü:
Çünkü "BUGÜN 23 NİSAN HEP NEŞEYLE DOLUYOR İNSAN"

Kütüphane Düzenleme:))




Merhabalar, birkaç gündür şu kütüphaneyi nasıl duzenlerim diye kara kara düşünüyorum. Birkaç fikir var aklımda ama zaman yetmiyor : balkonun çiçeklerin düzenlenmesi,  ev isleri, boyamalar, bir de banyo dolaplarıni boyamayi koydum aklıma...Bu işler nasıl biter acaba...
 Şimdilik ufak şeyler hazırladım ama vernigi sallamayi unuttugum icin renlerde kayma oldu biraz ama napıyım canim sağolsun bir de ona takamayacagim kafamı:))
 Bu odayı cocuklar kullaniyorlar daha çok, kalemler, boyalar kitaplar...Nasıl toparlayacagimi şaşırıyorum. O yüzden çözümler uretmeye çalışıyorum,  bunlara da kalem makas, yapıştırıcı vb seyleri koydum.

Benden simdilik bu kadar, Hoşçakalın...





16 Nisan 2014 Çarşamba

Aklım Side'de kaldı. ..


        Akdeniz ezgileri çalarken fonda, düşlüyorum o güzelim gençlik yıllarımı...
En çok da Side de geçen anlarımı. Denize aşık, doğaya aşık, Side'nin o tarih kokan her bir adımına her bir sokağına her bir taşına aşık bir kızdım ben. Antik bir kentin içinde geçirilen bir yaz tatili ne denli güzel, ne denli misss kokulu , masalsıydı benim için bilemezsiniz...
Annem ve babam da aynı duyguları hissettiğindenmidir nedir, mütemadiyen kendimi bildim bileli hep Side antik kentin içinde yaptık tatillerimizi. Oralımısınız derseniz alakamız bile yok:) Babam bir etnolog, bir şehrin tarihi yapısının insan için önemini, çok küçük yaşlarda aşıladı bize.O tarihi yapıya nasıl bakmamız gerektiğini,sevmemiz, değer vermemiz gerektiğini, yeri geldiğinde şaşırmamız gerektiğini anlattı bize bıkmadan ama çok büyük bir zevkle. Ege ve akdenizde başka bir yerlerde tatil yapmadık mı derseniz, mümkün olabilir mi....Oralar da birkaç gün tatil yapar, görülmesi,öğrenilmesi gereken yerlerini keşfettikten sonra tatilimizin geri kalanını O güzelim Sidede geçirirdik.

      Side deyince ilk aklıma gelen incir ağaçlarının kokusudur...Başkaları için en son akla gelebilecek bir şeydir ama benim için değil. Özellikle sabahları ama her daim incir ağacının eşsiz kokusu vardır havada.Sabahları kalkınca kaldığımız yerin balkonuna çıkar (genellikle Kamer Otel: Tavsiye edilir:) gözlerim denizi seyrederken burnum incir ağacının kokusuyla mest olurdu. Eşimle  ilk evlendiğimiz yıllarda,her bahar geldiğinde Sidenin kokusu geldi burnuma derdim, birgün bu sene Sidede yapalım tatilimizi dedi, tabi yaz gelene kadar ne hayaller kurdum ben,çocuk gibi zaman geçmek bilmedi benim için...
Ve nihayet Side'ye ayak bastığımızda  Side gibi kokuyor demekle ne demek istediğini anladım aşkım dedi...:)))

          Apollon tapınağının hemen denize kıyısında büyükçe bir kaya vardır...Her gün batımında oraya koşar adım gider ,gün batımının denizle şahane dansını seyrederdim,hiç bıkmadan hergün... Oturduğum yerden deniz feneri görünürdü.Hemen hemen herkes ilginç bir deniz feneri hikayesi kurmuştur hayalinde.Ama ben kurmadım benim için sadece tablonun bir parçasıydı:) Sidede hikayesini düşleyebileceğim birçok tema vardı benim için , aklım hep incir ağacı kokusunda ve tarihi dokusunda gezininiyordu belki de ondandır deniz feneri hikayesinin olmayışı...

       O tabloya tam olarak uymasa da banyo için küçük bir pano ve diş fırçalık yaptım. Eh işte gibisinden oldu benim için :))

       Side için ayrı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum,gitmek isteyenler için bir rehber olur belki, gidenler içinse anılara bir gezinti. Hoşçakalın deniz aşığı dostlarım.....











11 Nisan 2014 Cuma

Kalbim seninle Elifçim:((



Bugün güzel şeyler paylaşmayı düşünüyordum sizlerle, ama sabah Elifin bloğundaki yazıyı okuyunca dondum kaldım, önce ne güzel şeyler yazmış diye keyifle okurken son satırı görünce .......
Umarım herşey yoluna girer Elifçim, kalbim,beynim,dualarım seninle sevgili arkadaşım.....
En güzel haberlerle bekliyoruz seni, şimdiden onun için de güzel bir yazı hazırla olur mu, bahar yorgunluğuymuş anneminki de....

7 Nisan 2014 Pazartesi

Fado müziği eşliğinde yağmur kokusu :)



Yağmur kokusunu sevmeyen var mıdır acaba?

Yağmur u
yaz,  kış,  bahar her mevsim severim, huzur veriyor bana. Bugun de baktım şıkır şıkır bir ses geliyor, hemen soda limonumu alıp balkondaki sandalyeme oturdum, arkada yani mutfakta mutemadiyen çalan fado müziğim karşımda evimin sevdiğim manzarası ve elimde soda limonum muhtesem bir üçlü oluşturdular,  değmeyin keyfime... Bazen insan sadece kendiyle kalmak istiyor beş dakikaligina da olsa...
Kendime keyifli bir on dakika hediye ettim:))
Fado müziğini cok seviyoruz eşimle,  sabah, akşam, arabada farketmiyor seviyoruz...
BU müzik hakkında ayrica bir yazi hazirlayacagim, ama netten arayın dinleyin bilmeyenlerin begenecegine eminim. You tube dan aramayın tabi maalesef yok artık bir you tubumuz...Neyse acmayim ağzımi, konu uzar gider benim de bugünkü güzel yazim kirlenir.




Hayatınızdan yağmurun kokusu, bereketi, verdiği huzur hiç eksik olmasın,
  kalın sağ nicakla... :)))

6 Nisan 2014 Pazar

Heyyyy döndüm şekerler. ..

          Özledim hepinizi, yahu insan nasıl özler sadece netten tanıdığı arkadaşlarını bilmiyoru m ama ben özledim işte burada insan kendi oluyor ve kendini çok iyi dile getiriyor, kendiyle dertlesirken sizlerle paylaşıyor en ince en duygulu en coskulu anlarını...Utanmiyor sıkılmiyoruz cunku burasi bizim günlüğümuz gibi...
Yani çok mutluyum bugünlerde, bahar geldi, evimde olmak çok güzel, yorucu olsada baharı karşılamak. Ankarada çok yoruldum.Kardesimin beklenen tarihten 2 gün once  gece yarısı suyu geldi, kostuk hastaneye.Hastane odasını süsleyip başladık beklemeye.Sezeryanyan yapacak olan kardeşime 4 saat sancı cektirdiler ve anestezide beyin sivisini kacirmislar, bos dengesi düştü, her spinalde olabiliyor bu ama Pelininkini  irkac seferde girmeye calisinca fazla eksilme olmuş,  biz eve ciktiktn 4 gün sonra tekrar baska özel bir hastaneye direkt beyin cerrahisine yatırıldık, 8 gun boyunca emziremedi ve hiç dogrulamadi.Korkunc günler yaşadık ama  artık herşey yolunda.Ben olanları cok kısa anlattım,  ama tavsiyem sezeryan yapmak isteyen genel anestezi alsın. Boyle bir riske asla girilmemeli.
Tabi herşey normale dönünce tatlı yorgunluklarda başladı. Aşağıdaki kareler kardesimin evinden dogum yapacaklara fikir olsun:))
   










Aslında o cupcake standina defalarca kekler yaptım,  masada pastalar  börekler  lohusa şerbeti hiç eksik olmadı, masanın bu hali artık gelen gidenin ardından yorgun düşmüş hali ...
Tamamen sizde kalacak olan enerjiye bağlı tüm yapabilecekleriniz:))
Ama ilk doğum olunca herşeyi guzel olsun kardesimin istedim ve icime de sindi doğrusu:)




Arada bebek uyurken keyif yapmadık degil,  bazen kendimizi de şımartmaliyiz degil mi?


Keyfiniz bol olsun tadiniz hic kaçmasın, sevgiler...